Sunday, December 31, 2006

İYİ BAYRAMLAR...

MUTLU BAYRAMLAR!
MUTLU YILLAR!

Gidenler gelmeyeck hiç geri.Ne geçen yıllar, ne eski bayramlar, ne de göçüp gidenler...
Geçmişin elemi gider lezzeti kalır geri, nostaljinin kaynağı bufur işte.Gelecek olanlar da eskiler hanesine yazılmaya yazgılı olarak gelecek hayatımıza...
Geçiciliğini bilerek karşılayalım gelecekleri, geçişten edindiğimiz tecrübeleri katalım yaşamımıza.Ve bilelim bu günlerin de elemi gidecek geriye lezzeti kalacak.
Hep umut olsun içimizde, hayallerimiz olsun, hiç ara vermeyelim hayal kurmaya.Hayata tuttunduğumuz çengelli iğnelerimizi çoğaltalım.Yeni tatdlar, yeni sevinçler, yeni heyecanlar katalım eskilerin yanına.Ve aflarımız çok, kırgınlıklarımız az olsun...

Thursday, December 28, 2006

KASVET



Dile gelmek istemezsin kimi zaman, lal kesilirsin, ben bulmaya çalıştıkça sen kaçarsın, ısrar edersin keşfedilmemekte.Sessiz sedasız tüm benliğimi kaplarsın, bakışlarımı kontrol edersin, kalp atışlarım etkin altındadır, zihnim emrine amadedir.Yoğunluğun gönlümdedir ama en çok, daracık bir elbise giydirirsin sanki ona...
Bilirim, sen bendesindir ve dile geldiğin an etkin kaybolacaktır.Bunu, sen de bilirsin.Bildiğindendir ketumluğun, tadını çıkarırısın egemenliğinin.Savurursun beni hüzün denizlerine, pembe denizlerin varlığından şüpheye düşürürsün.Masum bir çoçuğun savunmasızlığını hissettirirsin, yağmuru düşletir, güneşten soğutursun, sesimi alır sessizliğim olursun...
Kendime bile anlatamam ziyaret sebebini, ya da anlatmak istemem ve sen bundan çok hoşnut olursun.İktidar olmanın zevkini doruk noktada yaşarsın.Bana kalan ise ''KABZ hali'' yaşamaktır zirve noktada...
An gelir rahmet gözlerimden süzülür, damla damla akar söze gelmeyenler içimden.İşte o an, seni benden yolculadığım andır...
Senden sonrası mı? :) Senden sonrası;
Yagmur sonrasının huzuru, yükünü boşaltmış bulutun hafifliği, yangınlar sonrasında suya kavuşmanın rahatlığı, O'nun varlığının verdiği kuvvet, Güneş ışınlarıyla suyun birleşmesinden oluşan gökkuşağı....

Monday, December 25, 2006

SESSİZ BESTE

Sessiz sedasız basıyorum notalara, gönlüm gitarım.Çaldığım melodinin sesi sadece bende saklı.Mozart'a meydan okuyacak eserler belki bestelediklerim.Sessiz sedasız, içte kalıp dışa yansımayan besteler.Paylaşıma kapalı çoğu zaman, bende saklı, bana has.
Duygulardan; hüzünden, umuttan,sevgiden oluşur benim bestelerim.Her his bir notadır aslında.Ve her duyuş farklıdır her kalpte...
Bestemi sessizliğe mahkum eden ben miyim?Bestem mi beni sessizliğe mahkum etmekte?
Bildiğim tek şey,sessizliğimin daha çok uzun süreceği...

Sunday, December 24, 2006

ZEYNEP VE BEN...



Zeynep ve ben, yani biz :).Birlikte öğreniyoruz herşeyi.Ben hayret edebilme özelliğimi canlandırıyorum tekrar, Zeynep ise hayret ederek ilk kez öğreniyor herşeyi.Nakış nakış işilyor gördüğü herşeyi belleğine ve öğrenme hızı beni şaşırtıyor.
Şimdilik en çok uzun koridordaki emekleme yarışmasını seviyoruz.Yarışın daimi galibi ise tabii ki Zeynep :).Bir de aynı çikolatayı aynı anda yemeyi çook seviyoruz.
Özetle biz birbirimizi çok seviyoruz...
Posted by Picasa

Friday, December 22, 2006

ELLERİM, canlarım benim :)



Sır tutan yanlarım , içimdeki hiçbir acıyı dışa sızdırmayan canlarım.Gülleri gamzelerinde bitenlere inat tüm güllerini parmak köklerinde barındıran pamuk ellerim benim.
Yüzüm arsız yanım, içimin sırrını anında dışa verenim.Yaşadıklarımın izlerini kendinde saklayanım.Yıllar ufak ufak çizgilerle yaşananların haritasını çizmekte sende.Kovsam da ben yaşanan kederi, acıyı, yanıgını benden; sen herbirinden bir iz barındırıyorsun kendinde.
Ellerim gözlerimdeki yağmurlara ilk mudaheleyi yapanlarım.Sevgimi ifade etmemede en sadık yardımcılarım.Sözlerimi somutlaştıranlarım, yazılarımı nakşedenlerim.Mektup arkadaşalrımı kazandıran hamarat yanlarım.Acziyetimi doruk noktada hisettiğim anlarda göklere açılan kanatlarım .Buğlu camlara resim çizmekte kullandığım fırçalarım.Puding yapılan tencerelerin diplerini sıyıran süngerlerim.Ve daha nelerim nelerim...
Giden zamandan arta kalan zamanda :) söz verelim karşılıklı; daha çok baş okşayalım, daha çok sırt sıvazlayalım.Kendi gözyaşlarımızı silmek yerine, akan başka gözlerdeki yaşları silelim.Daha çok çiçek ve gülen yüz çizelim buğulu camlara.Kalemi silah yapmaya devam edelim, savunmalarımızda.Sevgilerimizi daha çok ifade edelim.Dileklerimizi daha çok kanatlandıralım O'na doğru. Başımızın iki yanına daha sık koyalım avuç içlerimizi ve hissedelim O'nu tüm zerrelerimizde...





Sunday, December 17, 2006

YALNIZLIĞIM



Yalnızlığım,
Tüm ıhtişamınla yaşa beraberliğini benimle şimdi
Güneş ışınlarını topladı yanına, deniz dalgalarını çekti kendine.
Ağaçlar börtü böceği aldılar kollarına.
Sokaklar boşaldı, kaldırımlar sahipsiz gene.

Yalnızlığım,
Geçekliği en çok olan SENSİN şimdi bende.
Varlığın varlığıma dolanmakta.
Ne kadar gerçeksin, sadıksın, ayrılmazımsın.
Bende(n) olan(ı)mısın.

Yalnızlığım,
Garipliğimi yüzüme vuranımsın,
En maherm hislerimi açığa çıkaranımsın,
Şovalyeliğimin zırhlarını çıkarıp, ürkekliğimi önüme serenimsin.
Tüm silahlarımı alanımsın...

Yalnızlığım,
İtiraf etmekten kaçındıklarımı gün yüzüne çıkaranımsın,
Küçümsediğim özlemlerimi devleştirenimsin,
Unuttum sandıklarımı capcanlandıranımsın,
Hatırladığımı sandıklarımı unuttuğumu fark ettirenimsin.

Yalnızlığım,
Sessizliğin içindeki sesi işittirenimsin,
Sevmelerimdeki sınırı anımsatanımsın,
Kalbimin aradığını hissettirenimisin,
Varlık gayemi düşündürenimsin.

Yalnızlğım,
Şah damarımdan yakın olanı düşünebildiğim anımsın,
Ve yakınlığını hissedince O'nun,
Gücünü yitirenimsin,
Olduğu yerde olamayanımsın...



Saturday, December 16, 2006

BUTTERFLY


...Son yapraklar da dökülmek üzereydi, sonbahar rengini odaya serpiştirmişti.Pencereye yaklaştı, gözlerini uzaklara dikti.Aradığı, görmek istediği bir şey vardı ama aradığını bulamadı, görmek istediğini göremedi.Menzilinde sadece zamansız uçuşan kelebekler vardı.
Kelebekler de nereden çıkmıştı şimdi.Yaşamın süresi ile ilgili ikilemi hatırattılar ona.Yaşam çok mu uzundu onun için, yoksa kelebekler mi kısa bir ömür sürmekteydi?Ve kimdi şanslı olan?Bir güne bir ömür sığdıran kelebekler mi? Bir ömre bir yaşam sığdıranlar/sığıdıramayanlar mı ?...
Bir an düşündü, düşündüğünü dışa vurmadı, deriiin bir nefes aldı, nefes almak onu yordu.Pencereden kelebeklere baktı VE kelebekleri çok kıskandı...

Wednesday, December 13, 2006

HAYAL (1)

Kış günlerine davetsiz bir misafir konuk olsa.Yaz yağmuru inse usul usul üşüyen toprağa, karmaşık kalbime, kuruyan gözlerime.Arkasından güneş belirse ve aydınlatsa dünyamızı, dünyalarımızı...
Gökkuşağı kuşatsa şehrimizi, şehirlerimizi baştan başa.Bu kez başarsam gökkuşağının altından geçmeyi, bir dilek tutsam ve o içinde tüm dileklerimi barındırsa.Sonra elimi kaldırsam ve gökkuşağındaki her renge dokunsam...
İçimdeki koyu renkleri kuşağın renkleriyle değiştirsem, güneşin ışınlarından birini yüreğime bıraksam, hiç üşümese o...
Yağmur damlalarından birini gözbebeklerimde saklasam.Akmamakta drendiklerinde gözyaşlarım, o damlayı akıtsam.Akıtsam ve kalbimi katılaşmaktan , ağırlaşmaktan korusam...


Monday, December 11, 2006

Kenetlenmek

Güzel bir meslek benimksi, keyifli, neşeli, çocuksu, coşkulu , hüzünlü ,kaygılı ,umutlu...
Birçok duyguyu barındırabiliyor her ders saati içinde.Ve gönul kapılarım her geçen yıl daha geniş olmak zorunda, alakadardır ya insan kainattaki herşeyle.Bahçesini, hanesini sevdiği gibi cennet bahçelerine de muhabbet eder ya...
Ben de her geçen yıl artan oğrenci sayısına rağmen bir yer buluyorum herkese gönül bahçemde.
Yerleri farklı farklı olsa da her öğrencimin bir payı var yüreğimde...

Yeri doldurulamaz boşluk bırakacaklar var kalbimde.Hani hiç gitmesini istemediğiniz, kalış anını uzatmak istediğiniz, ve baktığınızda anlaşıldığınızı düşündüğünüz, yaptıklarınızın boşa gitmediğini size düşündürten öğrenciler vardır.Hani pes etmek üzere olduğunuz anlarda göz göze gelirsiniz onlarla, mesajınızın alındığını görürsünüz ve umut dolar yeniden içinize.Devam kararı alırsınız ve mesleğe yeni başlamış gibi amatör ruhla sarılırsınız gene işinize.
Size umut olanların umudu olmak istersiniz siz de.Umutsuzluk onlardan hep uzak olsun, güzel bildiğiniz ne varsa kuşatsın onları diye geçirirsiniz içinizden. Hüzünlerini siz almak , sevinçler onlara kalsın dilersiniz...
Hayat bazen sıkıntılı yanını tüm ihtişamıyla serer önümüze, hiç geçmez dediğimiz sıkntı sırasında dostlarımızın sevgisini fark etmek karanlık bulutları çarçabuk def eder üzerimizden.Ve dostlarımızın sevgisi ısıtır içimizi, güneş ışığının olduğu yerde kara bulut olmaz di mi Sükrü?
On bir FEN D, galiba dostluğu oğrendiniz bir tek , ama onu da iyi öğrendiniz...Yüreğime su serptiniz...
Aslında ben o kadar kısa değilim ya sadece Şükrü çook uzun :) .

Saturday, December 09, 2006

Eyvaaah!


Neşeli biten bir gün, ev yoluna varışı hızlandıran araça biniş ve...


Yolda ilerleyen bir minibüs, ani açılan bir kapı ve aniden minibüsten yola fırlayan ben..


Araçlar her zaman hedeflediğimiz yerlere götürmeyebilir bizi, ondanır belki ayrılıklarda şu sözün söylenmesi;'Gidip de dönememek, donüp de bulamamak var'.


Hiç anlam verememiştim olaylara, o saniyeler dakikaların hatta saatlerin düşündüremediğini düşündürdü bana.Çok hazırlıksız yakalanabiliyormuş meğer insan, dönüşü olamyan yolculuklara.Sonu hiç tasarlamadığı gibi olabiliyormuş.Ve dur demek mümkün olmuyormuş, gökler ötesinde olacak denenlere...


Sağ tarafım hasarlı bölgem olsa da, şansli hatta çook şanslı olanlardanım ben.Hiçbir araba lastiğinin varlığıma dolanma ihtimalini bu kadar yakın hissetmemiştim ben.Araba altından top kurtarma opersayonlarım sırasında bile.

Dönüşü olan bir yolculuktu benimkisi ama kim bilir,çıkışlarımız evden dönüşlere gebe midir?

Wednesday, December 06, 2006

nedir cevabı?


Hiç kimse sek/katıksız iyi değildir.Ben bile ya :).Aylakadam
  • yorum
  • yazmıs passıve ınsanına
    bugun.Okudum bir mutlu oldum ki.Yalnızlıktan dem vurmus o, passıve de katılmıs.Yalnızlığı iliklerime kadar hissederek çıkmıştım bugün gene merdivenleri.Hastalandığımda kulağıma damlatamadığım damla, okula gidinceye kadar sesimin kısıldığını fark etmediğim gün, ağlarken bulamadığım omuz, anneannemin gidişindeki acı, sınırın bu tarafına geçişimdeki teklik duygusu gelmişti aklıma.

    Bir benim sanıyordum yalnızlığa varlığını dolayan, o yoruma kadar.Yalnızlıkla tanışıklığı bu kadar yakın olan birilerinin olduğunu bilmek beni çoğalttı.Ne kotuyum ya, utanıyorum kendimden .Yalnızken birden kalabalık oldum işte, çoğaldım sanki.Hafif bir ferahlık geldi gönlüme.Ben gibiler varsa, yalnız değilim demektir...

    Pass'la konuşmamızda hemen itiraf ettim kötü bi kız olduğumu.Hem sevinsin istedim garip, bu konuda eğitecek ya beni :),hem de eğitilebilir olduğumu göstermek istedim.Bir de yaşadığımı yaşamasını istediğim şahısa da dileklerde bulundum, en az ben kadar (tamam itiraf ediyorum benden beter) yansın ve anlasın dedim...

    Pass da dilek diledi kim daha kötü olmayı başardı bilmem ama...

    Tüm bu dilek temenni ve ayıp sevinçlerden geriye bir soru kaldı cevabını bulamadığım .

    Vücüdumu oyle büyüt ki benden başkasına yer kalmasın o olgunlaşma yerinde , derken bir yanım nasıl oluyor da diğer yanım, ödül yerine giriş için şifre olsa elimde bir kişiye onu söylememe hakkını kullanmayı isteyebilir?

    İçimi sevginle aydınlat ve kötü hislerimi nötürlememe yardım et.Tüm zerrelerim şunu söylesin tek sesli koro olarak, uyum içinde;

    ''Aç herkese açabildiğin kadar sineni,
    Ummanlar gibi olsun,
    İnançla geril ve insana sevgi duy,
    Kalmasın alaka duymadığın
    Ve el uzatmadığın,
    Bir mahzun gönül.''

    Tuesday, December 05, 2006

    Çikolata, Zeynep ve Ben


    Çikolatayı severim, hele bir de Zeynep ortağım olursa.Annenin
    üstünüz başınız çikolata o ldu' çığılıklarına aldırmadan, tek çikolatayı paylaşmak ya da büyük payı alabilmek o tek çikolatadan.
    Rakibimi küçümsemesin kimse, şu minik gibi görünen şeyin bu konudaki performansı benden iyi.Ellerini tuttum kurtarabileyim diye payıma düşeni, dudaklarını dudaklarımda buldum :).Ağzından lokmayı almak buna derler sanırım, yahu insan utanır biraz, dön de bi boyuna bak kızım ya.Yaşın bile yok daha, seni hala 1 yaşla bile tanımalayamayız hani.Hareketlerin aylarınla örtüşsün hiç değilse...
    Çikolatayı paylaşmaktan zevk aldığım tek varlıksın sen benim.Senle yiyince ne güzel aromalar tatlar eşlik ediyormuş meğer çikolataya.Ve insanın üstünü başını kirletmesi yerken birşeyi ne güzelmiş, ne masum yaparmış bu insanı.
    Ve yaramazlık yapmak,ne karşı konulmaz bir duyguymuş.
    Alnının ortasına, hokka burnuna, iki gözüne ve onlara eşlik eden iki kaşına, iki yanağına ve de şirin çenene öpücüklerin en narinini konduruyorum.Ve bir dilek tutuyorum en içten tavrımı takınarak; O hep yanında olsun, sen hep hoşnut olduklarından ol.Ve yaşamının her anında hep insan olmayı başar, insan olmanın hakkını ver.Ve karanlıklar senden uzak dursun, aydınlık eşlik etsin hep yüreğine...
    Tüm bunlardan bana da bir şükran bildirisinde bulunmak düşsün; Binlerece sebebim var Sana teşekkür etmek için, en özel teşekkürümü sunuyorum şimdi, gönderdiğin bu melek için ...

    Monday, December 04, 2006

    Bana bir dost kendimden


    Dost olmak kendine, kitaplarda tanımı yapılan dostların en iyisi olmak hem de .Hatalarda sarmalayabilmek kendini, kendi yüzüne gerçeğini hırpalamadan fark ettirebilmek.Ve gerçeiğn ne olursa olsun, kabul edebilmek kendini...
    Hayalini kurmaya bile gücümüzün yetmeyeciğni sandığımız kırgınlıklarda, yaraya ilk müdahaleyi yapabilmek.Özenle yaradaki bene yabancı olanları çıkarmak önce, dezenfekteyi yapabilmek, ve size ait olmayanlar temizlenirken yaranın etrafından, gidişlerindeki acıya dayanabilmek...
    Sonra özenle beklemek kanın pıhtılaşmasını, yaranın kabuk bağlamasını.Ve bağışlayıp kendini kanatmamak bir daha o yarayı.
    İyileşme sürecinde de en vefakar dost olabilmek kendine.Özenmek kendine her zamankinden çok, en ince hareketleri kendine yapabilmek...
    Gözlerin geriye kaydığı anlarda geleceğe dair umutları eken dost olabilmek onlara.Acının sarmaladıgı anlarda, sendeleme anında tutup kaldırabilmek kendini.Her kırgınlık ve öfkeyi kendi içine yansıttığın sevgiyle onarabilmek.Olumlu sıfatlardan oluşan taçlar takabilmek başa...
    Ve yeniden dünaydaki tüm sahipsiz çocukalrın annesi olabilmeyi istemek, sevgiye aç gönüllere akmayı dilemek.Sevebilmek beni, seni, onlari, çiçekleri, çoçukları, çikolataları, ağaçları, kuşları, kahkahaları...Ve belki de anıları...
    Tacımı hazırlamaya başladım ben, olumlu her sıfatı taşıyabiliyorsam onurla kendimde, tek tek sıralayacağım tacıma.Ve miadım geldiğinde tacımdaki sıfatlar belirleyecek ondan sonrasını...

    Sunday, December 03, 2006

    BANA,SANA,ONLARA,BEN gibi olanlara...


    Affet gitsin kendini,
    Diğerlerini affetttiğin kadar kolay yap hem de bunu.
    Dön kendi içine, bir bak yaşadıklarına, yaşadıklarının bıraktıklarına.
    Eğil kendine, anlamaya çalış kendini.
    Kırılmışlıkların gelsin gözüne biraz, hep kırdıkların değil.
    Yücelttiklerinden hala taclarını geri almazken, kendi tacını takmamakta direnme bu kadar.
    Bir paye de yücelikten kendine kondur,tak tacı kendi başına.
    Bir tebessüm de kendi içine at.Özeni biraz da kendine göster.Ve sen sen olduğun için coşku oluşsun gönlünde.
    Hak ettiğin değeri ver artık kendine...

    * * *
    Affet kendini,
    En az kendini düşünüp,
    En çok diğerini düşündüğün ,
    En az kendini bağışladığın,
    En çok diğerini affetiğin
    ,
    En az kendini koruduğun,
    En çok diğerini kolladığın,
    En az diğerini kırdığn,
    En çok kendini incitiğin,
    En az kendini sevdiğin,
    En çok diğerini sevdiğin
    İÇİN...
    AFFET GİTSİN KENDİNİ...

    Wednesday, November 29, 2006

    ...





    ''Yalnızlığım, yaşamak zorunda olduğum beraberliğimsin ,


    Yalnızlığım, kanımsın, canımsın, sen benim çaresizliğimsin,


    Yalnızlığım, bugünüm, yarınım sen benim hüzünlerimsin,


    Yalnızlığım, tek bilebildiğim sen benim VAZGEÇİLMEZİMSİN.''




    Tuesday, November 21, 2006

    SEVEBİLMEK SENİ

    Bildim.Yeniden bildim, bildiklerime bilmediklerimi de ekledim. Ve kanattım, özenle tuturduğum kabuğu kaldırdım yeniden.Ve incittim beni, incitmemek adına ötekini...
    Bildim, bildirildim; mühleti bedel ödemenin mühletsiz olabilirmiş...
    Hay ismini tecellisi devam ettikçe üzerimizde, ödenmesi gerken bedel örseleyerk ve terbiye ederek ödenecektir.Yara sızlayacak zaman zaman, ve her adımın bedel ödemenin ben öğreniyor olacağım bildirilenleri, bilmem gerekenleri.
    Alnımı koyuversem küçüçük bir hasır parçasına , avuç içlerim eşlik etse iki yandan alnıma ve öylece kalsam.Aşınsa alnım, içim huzurla dolsa.Ve hiçbir yere sığımayan SEN, benim kalbime sığsan...
    Dolsa kalbimdeki tüm boşluklar, dolması gerken aşkla.
    SEN tutan elim, işiten kulağım olsan.VE ben SANA aykırı olan ne nefesi ne de kararı alsam...
    Bildim, 'yeni aşk getirebilir yüzüme masumiyeti çünkü yeni aşk siler geçmişin tüm izlerini'.
    SENİ sevmeme izin ver ve beni de sev...Verdiğin istidadı suistimal etmekten koru beni.İçime derc ettiğin sevebilme kabiliyetini doğrı olana yönlendirmeme yardım et...
    Verdiklerinden en çok sevebilme yeteneğimi kullanıyorum, hatalarım çok oluyor kullanırken onu.Ama inan hata yaparken öğreniyorum da, adım adım bilmeye yaklaşıyorum...
    Sevebilme kabiliyetini vermedeki hikmeti keşfedip, onunla en usta eserimi oluşturmama yardım et.
    eser;SENİ SEVMEK...

    Sunday, November 19, 2006

    SADIK YARİM, YALNIZLIK





    Yalnızlığım bırakmaya en korktuklarımdansın hem, hem de hıc beni bırakmayacaklardan olman ürkütmekte beni...

    Varlığın ve yokluğun, tezat duygular barındırmakta içimde.Bazen kalacak olman daima bende acıtıyor içimi, bazen de seni kaybedeciğim korkusu alt üst ediyor ruhumu.

    Yıllardır en sadık olanlardansın bana, kalabalıkların içinde, büyük mekanlarda, kalabalık sınıflarda bile varlığını derinden hissettirdin hep.

    Gidişine izin verebileceğim durumlarla karşı karşıya geldiğimden belki bazen, seni kaybetme korkusu tüm ruhumu sarmalıyor.Sımsıkı tutunuyorum sana oyle anlarda ve çoğu kez SENin var olman EMNIYETTE olmak demek benim için.Varlığın şiddetli acıdan , gönül yangınından, hayal kırıklığına uğramaktan uzak olmak demek.

    Varlığın bilinirken tarafımdan iyiyce, yokluğun bir belirsizliktir içimde.Belki bilmeyişim yokluğunu ürkütmekte beni...

    Varlığına yüzlerce cümle kurabilecekken , yokluğunun getireceklerini hayal etmekten bile çekinirken, nasıl hazır olabilirim ben YALNIZLIK VEDAMA?Sadık yarim yalnızlıktır benim.Bu yare (yalnızlığıa) bu kadar yüzümü dönmüşken , yenisine (ne olduğunu bile bilmiyorum)nasıl yönelebilirim ki ...

    Sıkışma anı rahmettir dedi bugun birileri.Rahmetin sağnak sağnak üzerime yağdığı mevsimlerdeyim gene.Sıkışma anımı rahmet eyleyenlerden olmayı ümit ediyorum...

    Gönlümüz ne yöne akmalıysa, ona aksın, akıtılsın...

    Friday, November 17, 2006

    ACİZİMMM

    Ödüm kopuyor, bunu ben nasıl anlatsam ki şimdi.Neyi nasıl açıklasam...
    Bir Sen bilirsin içimdekileri, hatta bende olup benim bilmediklerimi de Sen bilirsin.Kolum kanadım kesik neyi istemem gerektiğini bile düşünmekten korkuyorum.Öylece bekliyorum, endişe ve korkuyla.
    Adaletinle değil merhametinle muamele et bana, istemem gerekenleri ver bana.
    Kalp kontrolümü eline al ve akıt ondakileri Senin de sevdiğin birine.Kırılmaktan, yanıltmak ve yanılmaktan koru...
    Ben beni bıraktığımda Sen beni bırakma Allah'ım.

    HOŞGELDİN UMAY NUR


    Hep merak ettiniz durdunuz şu küvezdeki minik kızın hali ne oldu diye.Hiç yanıltmadı bu kız beni, benden biri işte.Erken açsa da gözlerini dünyaya, direndi ve başardı O'nun da yardımıyla.
    Hem de pembeler içinde dönüş yaptı, mavi renkerrin yıllardır egemen olduğu eve.Pembeyle dalga geçen abiler, nasıllar pembe hakimken eve şimdi.Mucizeler vardır arkadaşlar, pembeler taşımak yürekte, güller açtırır gözlerde...
    Sevgi kelebeğinin hep ezileceğine inananlara kapak olsun UMAY NUR!Uzun sürdü gelişi aramıza camekan mekanlardan sonra belki ama şimdi herkeste bir neşe bir telaş evde.Herkesin nöbet saati var, UMAY NUR için nöbet tutmada herkes.Ne kıymetlı o,bir bilseniz...
    Web cam da oldu ikinci görüşüm UMAY NUR'U, kıskanmasın kimse ama ziyaretine gelenlere bile uyumaktan gözlerini açmayan bu kız, web cam karşısında apaçık gözlerle durdu.
    Canım benım, resmini ilk gördüğüm andan beri biliyordum ya, yanıltmadın beni hıç.Aferin sana, tüm alkışlar sana gelsin, başarılara gıpta edenlerin gıptası biraz da sana olsun.Ya sen var ya sen, harikasın, şeker suratsın, balsın, dondurmasın, yaş pastasın...Ne diyor bu halam deme sakın, sen bilsen saydıklarımın hayatımdaki yerlerini...:).
    Melekler dolansın hep etrafında, tanıdığın tüm insanların gönüllerine sevgi serpsin yüreğinin güzelliği, O seni sevsin, sen de O'nu. Ve hep en yakın bildiğin O olsun.Tüm yaşamın O'nun hoşnutluğu ile onaylansın.
    Kötülükler senden fersah fersah uzak olsun.Ve gönül yangınları sana hiç uğramasın...

    Wednesday, November 15, 2006

    Bekleme vakti karar anını


    Vermek istemeseydi, istemeyi vermezdi...
    Umud edilecek şeyler tükenmiş olsaydı, umut kesmeyi en büyük suçlardan saymazdı...
    Ve daha güzelini sunmayacak olsaydı, nefes alışlarımız son bulurdu.
    Birinin duası olabilmek, birbirinin duasına cevap olabilmek...Ve isteklerin aynı çizgide kesişebilmesi...
    Nefesimi tutmuş olacakları beklerken, her türlü kalp kontrolüne boyun eğiyorum.Lütfun da hoş, kahrın da hoş.Sen ne eylersen güzel eylersin...
    Herşey Sen'nin kontrolündeyken ve ben cüzi kontrole sahipken, ben bu kadar aciz ve Sen bu kadar kudretliyken, ben bu denli sınırlıyken ve Sen sınırsızken, ben kusur yumağı iken ve Sen Kemal sahibiyken, ben verdiğin sevgiyi suistimal ederken ve Sen her koşulda sevmeye devam ederken , ben vefasızlık ederken ve Sen herseye rağmen vefanla şaşırtırken .VE...VE...VE...
    Yaşadım, yanıldım, yoruldum, yıprandım, yontuldum, yenildim, yıkıldım ve yandııııııııM...
    Ve bildim; benden bana sadece kusur ve noksan vardır.Ve bildim kötlüklerin hepsi nefsimden, iyilikler ise Sen'dendir...
    Ve bildik kalplerin ıdaresi yalnızca Sendedir...
    Ve şimdi iki yürek tek dileğe odaklanmışken, sonucu San'a bırakıyoruz.Bilebildiklerimizin verdiği güvenle vereceğin karara saygılıyız.
    ***
    İyiliklerimi(zi) arttır, kusurlarımı(zı) bağışla ve Settar isminle sarmala.Yüzü aydın olanlardan eyle beni/bizi San'a varış anım(ız)da.
    Bana Adaletinle değil, Merhametinle muamele et.Çünkü... :(

    İLAN-ı AŞK



    Teyzem benim, balım, elma şekerim,çikolataaaammm...

    Beter özledim teyzem seni, insan teyzesinden bu kadar uzak kalır mı hiç?E hadi gittin, telefonu yemek yerine ardığımda, iki kelam etsen ne olur?

    Sana diyorum herşey yenmez diye, haberlerin geliyor, çikolatanın tadını nihayet keşfetmişsin.İki de dişin olmuş görmeyeli.Haberin olsun, burnumu ısırmana izin veremem artık bu durumda.

    Aşkım benim, sensiz benim tüm keyiflerim yarım.Her gördüğüm bebek sana olan özlemimi arttırıyor.Ve ekonomik dengelerim de gene alt-üst.Aldığım bebeklerin taksidi bitmedi daha ama benim gözüm şimdi şeker bir ördekte.Bir sana bir bana alacağız ondan.

    Gel artık ya, git büyük anne ve büyük babayı gör dediysek,çok kal da demedik ki...

    Hiçbir anını kaçırmak istemiyorum ,mümkün olsa da çanta gibi her an yanımda taşıyabilsem seni.Kuşum benim, yani böyle bir anneden sen gibi şeker bir sey geldi ya benim hayatıma...Allah'ım ne büyüksün Sen :).

    Canım her an her sıkıntı ve sevincini paylaşma sözü veriyorum sana şimdiden.Albümümüze yaşanmış daha ne güzel kareler koyacağız ileride(O'nun izniyle).Seni çikolatadan, fıstık ve her türlü ıvır zıvırdan daha çok seviyorum, hatta öğrencilerimden bile çok seviyorum seni...

    ''Zeynep pabucu yarım, çık dışarıya oynayalım :)''.

    SENİ ÇOOOK SEVİYORUMM.

    Monday, November 13, 2006

    Ben gene ayni ben...


    Ne getirir hayat insana, O'ndan emir alarak bilinmez asla.Bilyoruz olacakları gelecekte diyerek yola çıktığımızda bile, o yolun bizi aslında hiç bilmediğimiz ve de bilmeye hic hazır olmadığımız menzillere götürdüğünü derin acıyla fark ederiz...
    Güneşim, itiraf ediyorum San'a;acizim, kusurluyum,kırılganım ve oyle saf ki hala icim.
    Kendimi korumayi hala bilmiyorum ve bir oyuncak ayidan medet bekliyorum geceleri...
    Hala ogrenemedim kirilip incinmemeyi, ve kirmak isteyenler icin adayim hala...
    Sozleri sorgulamaktan acizim, soylenenlerin gerceklik payi oldugunu dusunur ve sonrasinda gercek kaldiginda geriye, bir ugultudur beynimi saran.Tutlamayacak vaadlerin verilisine ermez hala aklim.Ve ben kirmanin ve yipratmanin vebalini alabilecek kadar cesur olamadim henuz.(dilerim hic olmam).
    Simdi gonlumu pembe renge boyarken, ben gene ayni benim, saf ve sozu gerecek kabul edenlerdenim...
    SEN'den diliyorum, beni kirilmaktan, incinmekten, yipranmaktan, SENsizlikten ve gonul YANGINindan koru.
    AMIN...

    Wednesday, November 08, 2006

    Kir cicekleri, ben ve anneannem




    Kir cicekleriyle ic ice buyuyen biri, guzel bir yurek sahibi olmaliymis.Ve o guzel de benmisim...

    Goc oncesine kadar, cocuklugum yemyesil ormanlar ve kir cicekleri arasinda gecti.Buyuk baba ve buyuk anne sahibi olmanin luksunu sonuna kadar yasayanlardanim.O donemlerde en sik yaptigim sey ormana gitmek ve kir cicekleriyle hem dem olmakti.Onlari anlamak ince olmayi gerektiriyordu.Cali diplerini sevenleri, bulunduklari yerlerde fark etmek icin ayrintili bakmak gerekiyordu oralara ve elbette onlara kavusmanin mutlulugunu tatmak icin, elin kanamasini goze almak gerekiyordu.Neticesinde mutluluk varsa, elin kanamasi cok kucuk ve onemsiz bir ayrintidir aslinda...

    Hakkini verebilmeliyim gercekten , kir cicekleriyle ic ice yasamis olmanin.En az onlar kadar guzellestirebilmeliyim ruhumu ve en az onlarin çeşidi kadar zengin olmalidir özüm.

    Ve oyle yerlere serpistirebilmeliyim ki ruhumdaki kir ciceklerini, en guzellerini sadece ayrintili bakabilenler gorebilsin.Mevsimler gibi yenilikler yasamli benim de ruhum.Ama her mevsim ciceklerle dolu o.Ciceklerin bana kattigini ben de etrafimdakilere katabilmeliyim.En az onlar kadar etkili olabilmeliyim ben de.

    Menekse kokusundan daha sik soz etmeliyim belki...Ve hatirima anneannem daha sik gelmeli ...Her o aklima geldiginde de gozlerim nemlenmeye devam etmelidir, ozlem tahtini kurabilmelidir gene.Özümde kalmami saglayanlardir onlar cunku.

    ... Oyle yerlerde ol ki sen simdi, apaydinlik olsun etrafin, genis ve ferah yerlerde bekle gelisimizi. O, oyle odullendirsin ki yillardir cektigin hasretimizi...

    VE ben de yanina geldigimde simsiki sarilabileyim sana, her gelemedigim bayram ve hafta sonu icin.Ve son anda yaninda olamadigim icin bir ekstra istiyorum O'ndan, sevdiklerinizle ayrilik olmadan buluncakasiniz orada vaadine dayanarak,yakin eyle otedeki mekanimizi....

    Sunday, November 05, 2006

    Ben, yercekimi,kanatlar ve ucmak...


    Might demisti ki, gunlerden bir gun bir yazida(might' i tanimam bizzat),henuz dogmamis kanatlarimizla ucabilsek.Ben neden her umut isigi gordugumde, kanatlarimin olup olmadigina bakmadan, goklere yukseliyorum ki...
    Yillarin benden alamadigi nadir seylerden safligim.Su katilmamis saflardanim ya, onca olaya ragmen hem de...
    Hayat hayattir, oldugu gibi kabul edilebilmelidir.Gerceklerin agirligi insanin ayagini hep yere baglamalidir.Iki ayaginiz birden yerden kesilince, gunde bes defa tum kainat adina yaptiginiz sunus bile anlamini yitiriyor.Bir ayagain hep yerde olmasi gerektigi sirri belki de burda gizlidir.Ehemmiyeti burdan da bellidir, saglam yere basabilmenin.Tek ayak ustunde ucmak, yani bir ayagi hep gerceklerin cekim alaninda birakabilmek...
    Yer cekimini gerektiren tum agirliga sahip oldugum halde :),en kolay ucabilenlerdenim ben.Hep derim biraz su agirliklarimdn kurtulabilsem, geceleri ben baska alemlerde aramalisiniz diye bir grup delice islere soyunan arkadasa.
    Ifrat tefrit arasinda mekik dokumaktir rotam benim.Ama hedefim sirat-i mustakime varabilmek.Bir omurluk gaye,sonucu belli olmayan...
    Sen'den ne gelirse gelsin, hostur, hikmetlidir,haktir...Yorulsam da ben yasananlarda bilirim olmasi gereken olmustur, kendi payima duseni goremesem de bazen...
    Guzel dakikalar yasatan, iki manyak sifatini hakkiyla tasiyan arkadasima tesekkuru bir borc bilirim.Rodop guzelelri ve Nuriye'ler arasinda gecen dakikalar ruhuma su serpmistir.
    Aglamak istiyorum doya doya, hatta hickira hickira :).

    Saturday, November 04, 2006

    MOR MUREKKEP

    ''Baslangicta nokta vardi.Her sey bir noktayla basladi.Kalemi kagidin uzerine koydum, nokta.Kalemi kaldirdim kagidin uzerinde yine, nokta.Butun yaptigim iki nokta arasinda, noktayi aciklamaktan ibaret kaldi.Bildim ki noktadan ote gercek yok.
    ...
    Varligin ozunu kendimde bulan ''ben'' de bir nokta;sirrini, vakif olan anlasin.Ben bir noktaysa, varlik ''ben''den icre cogaldi.Noktanin muammasi yer ile gokler arasindaki kapi.Cunku kalp bir nokta, kalbe inen yol nokta.Nokta kadar bir delik, bir ufurum kalpte yasami sondurur.Nokta kadar kara bir benek oldugu halde suveyda, buyur, kalbin isgalcisidir.Isaglcileri gecen kalbin makam atlamasi, daire uzerinde iki nokta.Arada devir farki.
    Kucucuk bir noktadan bile kucuk oldugumu fark edince varlik irmaginin uzerinde,buyuk hicbir sey kalmiyor geriye.Ve bir nokta kadar kuculecek denli uzaktan baktigimda yasama, hicbir sey can acitmiyor:Kozmik bakis noktasi.Anladim ki ne gecmis var ne gelecek.''Sufi an'in oglu''.An bir nokta, hal bir nokta.
    Ask bir nokta.''Yekpare genis bir an'nin parcalanmaz akisinda''.''ben bir nokta,sen bir nokta. Ust uste iki nokta;Aciklamasi: uc nokta.''
    Nokta Vesselam'dan

    Dun gece bir anda sanki hayat benim kontrolum disina cikmisti.Kardeslik, hosgoru naralari atan ben o konusmalardan kisa bir sure sonra, onlarin ziddi olanlari yapmaktan alikoyamiyordum kendimi.Kirlmsitim ve de kiriyordum...
    Bir an aslinda ne ince cizgiler uzerinde durmakta oldugumu anladim.Cekip gitmek, gitmek ve kaybetmek, disaridaki kalabaliga kaptirmak kendimi...
    Her an dilime dolamam gerken bir duaymis meger, cekip gitmeyenlerden olmayi dilemek...
    Kitap fusrina gitmek icin program yapabilme luksum olsaydi, kesinlikle bugunu tercih ederdim.Oysa ben onceliklerimden bana kalan tek zaman dilimi bugun oldugu icin , bugun gittim oraya.Stantlar arsinda dolasirken Nazan Bekiroglu'nun imza gunu oldugunu fark ettim.Bir anda dun geceki firtinalar duruldu.Ogrencilik yillarimi hatirladim, nerelerden nerelere ayak basabilmistim.Ve cekip gitmeler yoktu orda oyle.Biliyordum cunku, yapmam gerekenleri, bilmenin verdigi yukumlulukleri..
    O donemlerdeki ben geldi gene aklima.Onunla birlikte de gazete kupurlerini heyecanla kesisim ve ev arkadaslarima ilk zamanlar israrla onlari okuyusum.
    Nazan bekiroglu'nun haftada bir gun yazdigi yazilar hayatima heyecan katanlardandi o donemlerde.Ruhum dinleniyordu onlarla.Mezuniyet gunumdeki yazi sasirtimisti en cok beni, konu mezuniyet torenleriydi.Keske bir kitap cikarsa diyordum her okudugumda ve Mor Murekkep'i gordugumde dualarima cevap gelmsiti sanki...O'na tesekkuru borc bilmistim.Ozel hissetmistim kendimi.Bugun de gene varligini iliklerime kadar hissettim.Ozel anlarimdan biriydi bugun O'nunla.Tek bos vaktimdi, ve en isabetli vakit oldurulmustu o.Kalbime derin bir huzun ve kasvet cokmustu, tam zamaniydi Nazan Bekiroglu'yla tanismanin.
    Sen, neler soylemek isterdim simdi Sana...Ama ben bu kdar kolay pes edebilirken ve de Sen hic beni birakmazken...Ben hangi yuzumu donerek soylemek istedikelrimi soyleyebilirim ki Sana...
    Farkinda oldugum ve olmadigim her sey icin sana tesekkur ederim...
    Ben beni biraktigimda Sen beni birakma!

    Thursday, November 02, 2006

    Baslik bulamadim...



    Cok seviyorum gene bu hafta da Bulutsuzluk Ozlemi'nin sarkisini.Mezunuyiet toreni aklima geliyor, mezuniyet sarkimiz ne guzelmis bizim ya.Hayata dair mesajlarla dolu iste icerigi,''Hicbir kere hayat bayram olmadi ya da her nefes alisimiz bayramdi.Aldim elime sazimi''.
    Cici bir ogrenciydim ben, ve ne cok ozluyorum o zamanlardaki kanatsiz melek olmaya farkinda olmadan soyunmus kizi.
    Simdi cikip gelse bir buket cicek de bana alsa o, hayata sek pembe bir bakis atsa benim yerime.Olumsuzluklari hic bilmiyor olsa yillar sonra gene.Yani su katilmamis saflardan olmayi surdurebilse...
    Ama sarki da diyor ya ''Sozlerimi geri alamam,yazdigimi yeniden yazamam.BIR UMUTTUR YASATAN INSANI, aldim elime sazimi''.
    Simdi kalintilariyim ben o donemlerdeki sek pembenin.Hala pembelerde direniyorum ama bazen o pembeye cok degisik renkler eslik ediyor, saf pembe degil simdiki pembe...
    Pelus oyuncaklar aliyorum odullendirmek icin simdi kendimi, cicek demetleriyle arami acanlar oldu zaman icerisinde.Hala seviyorum cicekleri ama onlarin anlamlarini oyle cok degistirdi ki birileri .Odul diye alamaz oldum buket buket cicekleri artik kendime.Ve etrafima da artik cicek dagitmak yerine, pembe post it ler ve onlarin uzerine kalemimin ve yuregimin yazdirdiklarini birakiyorum ...
    Son aldigim ayicik Safiye'nin deyimiyle moron bakisliymis :( .Pembe kalemle gulen yuz yaptim ona ama gene de ustundeki huzun dolu ifade gitmedi.Farkinda olmadan huznu cok sevmisim ben, aldigim her seyde huzun ifadesi var.Yazilarimda kullandigim resimlerde bile.
    Ilk kez kendime canli arkadas aldim.Iki adet japon baligi, Toska ve Sukufe.Zavalli baliklar eve ugrama firsati buldugumda odleri kopuyor, oyle alismislar ki koca evde tek baslarına yasamaya.Fanusa yaklasiyorum sevmek icin onlari, sesim onlari urkutuyor.Eeee olacagi buydu zaten onlar ev sahibi ben misafir oldum su evde.
    Universite yillari, bu ara sarkiyi cok dinledigimden galiba, ozlemim hat safada o donemlere.Aslinda iyi de oldu neydim ben ya, valla ben oldugum icin soylemiyorum ama ben cok cici biseydim ya o zamanlar.Simdi kalinti malinti olsam da o donemlerden kalan, ben gene benim degil miyim?
    Ebru'ya ragmen sirinliklerimden az sey yitirdim ben ya.Agzimidan hala bal damliyor konusunca.Keske dunku cikolatalarin yarisini Ebru' ya vermeseydim, yaf o ne guzel kremaydi be.Gece ruyama girdi valla...
    ''bir umuttur yasatan insani, aldim elime sazimi'',hayati,kendimi, Zeynep'i,universitemi ve icinde yasadigim herseyi,Ebru ve manyak deliliklere soyunan grubunu,ogrencilerimi,Pelin'i(coook ozledim ya onu),cikolatayi ve yenebilecek herseyi,kitaplari,cicekleri,cocuklari,manyak sifatini yakistirabilecegim her insani,web sayfami, sarkilari ve yesilli bol olan her yeri seviyorummm.
    Ama sevilmeye en layik olani da seviyorum, O'nu seviyorum.
    Ve bagisliyorum herkesi, biri haric.Ebru onunla ilgili dileklerimde destegini bekliyorum.
    Aaaa Zeynep Hoca'm onu da cok seviyorum.Ogretmenligimde isik olanlardan bana o...
    Anneannemi ve Bulgaristan'i unuttum soylemeyi, onlari da cok ama cok seviyorum.Aslinda herkesi de seviyorum ama...

    Sunday, October 29, 2006

    buz ustunde yuruyebilmek...

    Gol ustundeki incecik buz tabakalri gibidir bazi kalpler.Sert basarsaniz uzerine catirdayiverir hemen, tuz buz olur.Goldeki puruzssuz goruntu de gider, siz de suyun soguk, dondurucu yuzuyle hem dem olursunuz.Mahrum kalirsiniz gol ustunde narin adimlar atip ruhunuzu dinlendirebilmekten.Ve bundan sonra ne siz gol ustunde yol alabilirsiniz ne de buz tabakasi eski halini alabilir.
    Narin adimlara ayak uydurabileceklerdenim ben.Hic ayak uyudramadim ki digerlerine ben...
    Etraf rap rap sesleriyle doluyken buz ustunde parmak uclarina basanlar sessizliklerinden mi kayboldu gitti adimlar arasinda?...
    Ve ben galiba ne farkli adimlar atmayi ogrenebilicem ne de adimlarima ayak uydurabilecek adim atanlarla karsilascam...
    Birileri zamninda ne guzel soylemis ''Su ustunde sekil cizmek istiyorsan, sogugun siddetine dayanmalisin.Zira ki su donmadan, buz olmadan onda sekil cizemessizn''.
    Ahmet'le dedigimiz gibi kalbimiz buz tutmali once galiba.Ve gercek sekil ciziciler karisina cikincaya kadar sogugun siddetine dayanabilmelidir.

    Saturday, October 28, 2006

    piano ve ben


    Tuslarda dans eden parmaklar olmayınca, degerlı bır agactan yola cıkarak muzık enstrumanı olabılme serefıne nail olmus bır pianonun hıcbir degeri yoktur.Piano ne kadar degerli olursa olsun tuslarda hakimiyet kuaracak parmaklar hünersiz ise piano da o hünersizlikten nasibini alacaktır.
    Bazen kendimi pianoya benzetirim bu anlamda.Tıkandıgım ses vermek istemedigim durumlarda, birileri tuslarıma bassa ve seslendirilmesi gerken beste sese gelse derim.
    Hayatımızı paylastıgımız, hayatımıza ortak ettigimiz insanların huneri onemlidir.Hunersiz parmakalr varsa etrafınızda istediginiz kadar guzel beste calabilme kabiliyetine sahip olun, gerceginiz etrafınızdaki parmakların kabiliyetidir.
    Hic basaramadıklarımdanndır elemeler yapmak, olması gereken ve olmaması gerkenlerle ilgili hayatımda.Hayatımdan cıkardıklarım pek yoktur, hayatımdan cıkanlar vardır.Ama biliyorum ki elesem elenmesi gerekenleri en guzel bestelerimi seslendiricem.
    Temizlik imandandır demıstı pass haklı, eleyebilsem hunersiz tum elleri etrafımdan.Beni bana yaklastıracak olanlar sadece kalsa dolaylarımda.Kabiliyetime engel olamasa keske.Ortak seslendirmemiz gereken bestelerde hep hunerli eller ortagım olsa.
    Ruhu sıyırmak gerek onu incitip asli vazifesini yapmasına engel olan herseyden...

    Friday, October 27, 2006

    Bir umuttur yasatan insani


    ''Bir umuttur yasatan insani, aldim elime sazimi'', mezuniyet torenimde bulutsuzluk ozlemi bu sarkiyla katilmisti coskumuza.Son gunelrde surekli dinledigim sarkilardan biri gene bu.Eskilere ozlem, nami diger nostalji esintileri dolaniyor ruhumda.Iyi de oluyor sevgi doluyor icim, seviyorum etrafimdakileri, uzagimdakileri, varligindan haberdar oldukalrimi...
    Odullendiriyorum kendimi, bir pelus ayiya tav oluyorum.Tek degilim artik, hic sesi cikmayacak bir ruya arkadasi edindim kendime :) .
    Zeynep'le albumumuz oldu.Ne pozlar veririz simdi, album sayfalarini guzellestirmek icin.Benim ayim Zeynep' in et bebeginden daha tatli hem...
    Icimdeki cocuk, buyumemekte inad et sen, buyume ki kucuk mutluklardan mahrum olmayayim ben.Sinirsiz hayaller kurabileyim gene, varsin digerleri sasirsin hayallerimin ucta olusuna.Biz, deli denilmesini seref sayanlardaniz bize.Zaten cilgin olmakla sereflenmemisler, haikati kavramis kabul edilemzler.
    Ayrintilarda gizlidrir hayat, onemli notlar arasina sikistirdigim 'seni seviyorum' ayrintisi ne cok ise yararmis meger bugun anladim.Inceliklerdir guzellestiren hayati.
    VE vardir her yasananin bir hikmeti, lutfun da hos kahrin da hos diyebilecek kadar hasbi olabilmekte is.B u cumleyi bir an once kalben soyleyebilenlerden olmak umidiyle...

    Wednesday, October 25, 2006

    ZAMANla dertlesme

    Zaman, durduramadiklarimdan...Ve o akip gittikce bendeki degisenlere de dur diyemiyorum.Aktikca beraberinde alip goturduklerini affedebilir kilan ise biraktigi derin ogretiler.Zaman sadece bedenim uzerimde degisiklik yapma gucune sahip degildir.Ruhumu kemale yaklastiran, onda rotuslar yapan da zamandir.
    Bir sure once yaptiklarima simdi gulmemi saglayan da gene odur.Belki yarin da bugunku halime bakip sasiracagim.Zaman nelere kadirsin sen.Hangimiz var edildi once acaba?Aramizdaki bag olmazssa olmazlardan midir?Ben olmasam senin degerin ne olur?Ya da sen olmasan ben zamanla sinirli olmaz miyim?
    Peki ya sen oldugun halde seni asanlar, onlar nasil zamanla sinirli degil?Seni asabilsem keske ben de.Var olmandan sikayetci degilim hic ama icime seni asma potansiyeli derc edilmisse kullanabilmeliyim.
    Zaman ne cok seyin olcususun sen.Ne cok sey zamanla olculur, degerlendirilir.Iliskilerin saglamligi seninle olculur.Gercekler bazen surec ister ve senin gecmenle hakikat cikar ortaya.Hakli ve haksizi gene seninle ayirt ederiz bazen.Ve bize verilen zamani tamamladigimizda kazanan ve kaybeden olup olmadigimizi anlariz.
    Sen telafisi olmayanlardansin, dilerim dolu dolu gecirebilirim her saniyemi.Saniyeler gecerken farkindayim omur de gecmekte.Guzelliklerin cok olumsuzluklarin az oldugu saniyeler gecirmek dilegi ile...
    NOT:Sevginin tartisi ozlemmis.Aslinda zaman her ikisinin tartisi birdendir bence.Zaman gectikce siliniyor mu gozunuzden irak olanlar kalbinizden, ya da zamana meydan okuyup ayni tazelikte tutabiliyor musunuz kalbinize aldiklarinizi?
    SORU:Ve neden zaman bazen cok cabuk gecerken bazen hic gecmez?Beklerken birini saniyeler niye saatlere donusur ki?

    karmasık

    Iradenın hakkını vermek, secme hakkını dogru yerlerde kullanabilmek, farklı olmanın hakkını verebilmek...Meleklerle olan farklıligı ortaya koymak.Ve asmak onları, gorunmez kanatlar takmak belki de...
    Binlerce duygu kısacık zaman dilimlerinde misafir oluyor kalbime.Bir an sonu geldi herseyin diye dusunurken bir an gokler otesine ulasacak potansiyel oldugunu kesfederim icimde.Bir anda goklere merdiven dayarken baska bir an efsel-i safilin e yakınlıgım urpertir icimi.
    İnisler ve cıkıslar, hayatın tek gercegi belki de...Her inis sonrası merdivenin basamaklarına yol almak yeniden, bu sefer sonuna kadar cıkma beklentısıyle...
    Mutluluktan umidi kesmisken, bir an mutluluk endeksli yasam hayali hakim oluyor icimde ve aynı hayal bır anda mutlugumu bagımlıgı kıldıgım tarafından tuz buz edilebiliyor.Ve alınması gereken mesaj iletiliyor,''Sana ancak ben yeterim.Yalnız bana sıgın ve yalnız benden dile''.Mahcup yuzumu O'na ceviriyorum gene.Hersey Senin elinde, sınırlı olan ben hep yanılmakta direnirken, Sen merhamet elini uzaklastırmadin hic uzerimden.Kalbimdeki yerini genislet.İnislerimde tekrar cıkabilme gucunu bulmama yardım et.Ve hep istikamet uzerinde durdur beni...

    * * *
    ''Bana sevgini, seni sevenin sevgisini.Sevgine beni yaklastiracak seyin sevgisini nasip et.Ve senin sevgini sıcak gunde soguk sudan benim icin daha sevimli kıl''.

    Monday, October 23, 2006

    GENE VEDA....

    Sonabaharda agacları kıskanan ben, sımdı kısın gelısını dusundukce, karın beyazını kıskanmaya aday buldum kendimi.
    Doga kıs uykusuna teslım edecek kendini bir sure.Bembeyaz bır ortuye burunecek yeryuzu.Ve o beyaz ortunun altındakı kırlı ne varsa yok olup gıdecek.Mola hakkını kullanırıken bortu bocek, kar beyazlıgıyla ogutecek altındakı sıyah ve koyu renkte ne varsa...
    Bembeyaz karlar benım de uzerıme yagsa, kıs uykusuna yatsam ben de.Ben uyurken kar gorevını yapsa ruhum arınsa onu yoran her izden.
    Ve bahar gelse, ben yeniden hayat bulsam.Her nefes alısımda O'nun hosnutlugu olsa.Bu sefer hatalarım az ıyılıklerım cok olsa.Bır yol arkadasım olsa, rıza hedeflı yolculugumda...

    Friday, October 20, 2006

    Toprak ve ben

    Yaratilis gayeme uygun bir hayat surdurebilmek, yasamdaki tutundugum en guclu dal olmalidir.Medet beklemek O'ndan olmalidir sadece, beserden medet beklemek bir anda gokler otesine cikarsa da beni, dususum toprak altina cakilmama neden olabilir.
    Cakilmak yere, hatta belki yerin dibine batmak, inisin sancisi tum bedenimi kaplasa da, saskinligi atip uzerimden dogrulabilmeliyim yeniden, dimdik olmali basim.Ayaga kalkmali yeniden ve sahlanmali, varlik nedenimin hakkini verebilmeliyim.
    Degerim var olmamin hakkini verebildigim olcude vardir benim.Kotulukten ali koyup iyiligi emretmek...Bunca kotuluk varken etrafimda mola hakki talep etmek bencillik olacaktir elbet.
    Lutfun da hos kahrin da hos.Zaman ve mekanla sinirli olan ben, zahire takilip kalsam da icte biliyorum ki herseyi hikmetle yapansin.Sen hedefli ciktigim yol yanilttiysa da beni, ne gonul koymak hakkim, ne pes etmek ne de duraklamak...
    Sanciyor kalbim ve beynim ama herseye ragmen var olmami istedigin muddetce, var edisine uygun hayallerle ayakta durabilmek olmali cabam.Kalbimdeki yerini genislet, Sen'i sevmeme izin ver, baska sevgilere meyl etmekten uzak tut beni.Yakinligini ver bana, goren gozum, isiten kulagim ol...
    Ve bir gun topraktan var edilen ben, toprak altindaki surecimi tamamladigimda yuzu ak, gonlu ferah uyananlardan olayim.Biliyorum Sen'den geldik ve donus yine Sana'dir.Donusunu bayram bilenlerden eyle beni...

    Tuesday, October 10, 2006

    belirsiz, sebepsiz ve karmasik

    Yeni ve eskiyi sindirmek gerek, acilan omur sayfasi bir tane ise sadece.Iyi de kotu de tek blogta barinmalidir.Hersey karmasik, belirsiz...Sinirli olmak perdenin otesini gorememek, anlamami zorlastiran ama herseye ragmen tevekkul, tevekkul...

    Friday, October 06, 2006

    Hala bir muamma


    "Eger bu dunyada sen varsan,
    Yalniz gokyuzunde kuslar ucacak,
    Eger sen bu dunyada varsan,
    Karanlik denizde bir tekne olacak,
    Eger sen bu dunayda varsan,
    Soguk gunlerde alevler olacak...''

    * * *

    Sen varsan bu dunyada,
    Kirginliklarim bir bir sarilacak,
    Yorgunluklar dinginlige teslim edecek kendini,
    Umut tahtini kuracak bir kez daha icimde,
    Yillarin ozlemi son bulacak belki bir bebek gulusuyle,
    Uykular ruyalara teslim edecek kendini,
    Ve yalnizlik, sadece bir ani olacak gecmisten...

    ...
    Olman ve de yanilmamak dilegi ile...

    Ne olcak simdi ya... ?


    Dunyayi kurtarma kahramanligina soyunmak, deli cesareti gerektiren gayelerden.Normal sinirlarin disina cikmayi zaruri hale getiren davalardandir bu.Gereken enerji kaynagi oncelikle O, sonra da dostlariniz ya da cilgin olmayi en az sizin kadar seven birilerinin varligini bilmektir.Birilerinin daha hedefinde dunyayi daha yasanilir hale getirmek oldugunu bilmek gayedeki yalnizlik hissinden kurtarir sizi.Ve elinizde olmadan o ortak nokta sizin kalbinizde sicakligin olusmasina yardim eder gaye arkadasiniza karsi.
    Yasamdaki gayem nedir, yanilma payi olmamali bu sorunun cevabinda cunku diger butun kararlar o cevap etrafinda orgulenecektir.Varlik gayem guzellikler katmaksa birilerinin hayatina, bu gayede birlesebilecegim biri hayat ortagim olmalidir.Zaman ve mekanla sinirli olmak, kainat kadar karmasik bir yapiya sahip olmak gelecegi kestirebilmeme engel.Acziyetim bir kez daha tum ihtisamiyla karsimda...
    Yaniltan ve de yanilan olmamak, pismanlik duyulacak kararlardan uzak durmak.Verilen kararda sebat etmek, neticesi ne olursa olsun...
    Dilerim (O'ndan diliyorum) bir ortak katacaksam hayatima, gaye ve gonul ortagim olur o ayni zamanda.Baskalari icin yasayabilmek, adayabilmek kendini guzellestirebilmek icin hayati.Hayati daha yasanilir hale getirmek ve siginak haline getirmek altinda yasanan catiyi.Benzin istasyonu gibi enerji almak, dis dunaynin tum olumsuz etkilerinden arinmak orada .Ve tum yorgunluk ve kirginligi bir omuz ustune koyarak basini atabilmek uzaklara...

    Sunday, October 01, 2006

    KİBRİTÇİ KIZ


    Kibritci kiz, Anderson'nun en sevdigim masallarindan.Huzun ve de bir umudun masali o ayni zamanda.
    Kucuk bir kizin masali bu, annesiyle tek basina yasayan ve bir tas sicak corba pisirebilmek icin kibrit satmak zorunda olan bir kizin masali.Adi hic gecmiyor masalda bu kizin.Kisin soguk gunlerinde disarida terlik ve yamali ince elbiseleriyle, kisik sesini duyurmaya calisan minik bir kiz,mutluluk kaynagı da satılan kibrit kutuları.
    Bir gun hic kibrit satamaz bu kız, ustelik o gun terliklerini de kaptırmıstır hasin bir erkek cocuğuna.Dondurucu bir hava sarmıstır vucudunun her zerresini.Soğuk hakimiyetini kucuk beden uzerinde kurmaya baslayınca bir kibrit yakar kucuk kız, guzel bir hayali alevlendirir kibrit kızın gozlerinde.Sıcacık br odada somine basında oturmaktadır,arkasında yunlu bir hırka ve ayağında kurk terlikler vardır.İci ısınmıstı tam terlemeye basladığı an kibrit sonuverdi ve o talı hayal kayboldu aniden.Kızın parmaklar gene buz tuttu.Yeni bir kirit yaktı, kibritin alevi bu sefer genis bir oda ve kocaman masa uzerine dizilmis çesit çesit yiyecekler serdi kızın gozleri onune, tam yiyeceklere uzanmıstı ki sona gelen kibrit kızın parmağını yaktı.Aniden yere attı kız kibrit copunu ve o hayal de aniden yok oldu.
    Ucuncu kibritin sunduğu hayaller daha zengindi, bir yaz gecesi sunmustu o kıza, her yer sıcaktı, kus sesleri ve kurbağa sesleri birbirine karısıyordu.Gokyuzu yıldızlarla suslenmisti, kız gozlerini ayıramıyordu onlardan.Ve bir yıldız kaydı gokyuzunden genis bir yay çizerek.Kız biliyordu biri daha olmustu, ninesi anlatmıstı anlamını kayan yıldızların.
    Bir kibrit daha yaktı, soğuktan beyni uyusmustu, vucudu hissizleşmişti, sokakta olduğunu algılayamıyordu artık, gorduğu sadece ninesi isittiği de sadece onun sesiydi.Bir melek gibi geldi ninesi yanına torununu kucakladı ve onu gokler otesine goturdu.
    Ertesi gun yoldan gecenler zavallı kız ısınmak için tum kibrt kutularını bitirmis dediler, herkes o alevlerin ona ne hayaller yasattığndan habersizdi...
    Yasadıklarımzın iç yuzunu en iyi biz biliriz, bir baskasinin bizim yasadıklarımıza mana verememesi hatta hislerimiz karsısında bize acıması,hadisenin ozunden hicbirsey goturmez.Yasayan bilir yasadıgını.
    Yanmalarım acıyan bakıslara maruz bıraktıysa da beni, onların arındırdığını ve bana ne kazandırdığını ben bildim sadece, sadece ben ve O bildik bunu...

    korkuyorum,yaniltmaktan ve yanilmaktan


    Belirsizlik, nereye baksam netlestiremiyorum olabilecekleri.Gecmisin acilari, gelecegin endiseleri su ani gormeme engel belki de.
    Zaman ve mekanla sinirli olmak, otesini gorememek imtihan sirrinin bir parcasi.Iradenin hakkini verip insan olmanin geregini yapmak, secim yapmak.Yapilan tercihin neticelerine yilmadan, isyan etmeden, kendini de affederek yola devam edebilmek, ya da etmeye calismak...
    Yaniltan ve de yanilanlardan olmayayim, nefsimden once rizan endeksli karari versin yuregim.Sadece San'a yol almak gaye olsun kararima isik tutan.Ve aydinlat icimi, icimizi...
    Huzur kaynagi olsun ortakligim, daha saglam basabilmek icin siginagim ve kotulugu savmak icin gereken enerjiyi depolayabildigim yer olsun kuracagim birliktelik.
    SEN zaman ve mekandan munezzehsin, iradelerimizin hakkini verebilmek icin yardim et, kaldiramayacagimiz ve pismanlik duyacagimiz kararlar almamiza engel ol.
    ... Ve de hosnut olacagin her birliktelikteki kullarinin kalplerini kopmaz baglarla bagla birbirine...

    Wednesday, September 27, 2006

    UMAY NUR



    Dunyamiza geldigini duydugum andan beri dilime, yuregine dolandin.O'ndan sana guc vermesini diliyorum o gunden beri, direnmeni ve simsiki tutunmani hayata.Bir bilsen seni ne cok kisi heyecanla beklemekte, eve gelisini, eve nese katisini.Haydi bir geliver de gorsun o evdekiler erkek egemenliginin sonunu :), bir kiz sesi cinlatsin o koca binanin duvarlarini.

    Az once baban resmini gonderdi,sana bakinca oyle ferahladi ki icim.Direncin isigini gordum sende.Once O'na sonra sana guveniyorum.Nefes almak sandigin kadar zor bir sey degil inan bana, sadece biraz daha gayret hadi.Basar ve o koca binada kiz sesleri cinlasin yillardir cinlayan erkek seslerine inat.

    Umay Nur, adin kadar bir guzel yasam vardir umarim onunde.Zoru gorerek baslamak daha guclu kilacaktir seni.Kolay olani herkes yapar zaten.Bak ben de zoru basaranlardanim, kuvezde baslayan hayat macerami onin disina tasiyabilenlerdenim.Erken acmak dunyaya gozlerimizi sabirsizlik katar birazcik belki bize sadece :) .Hemen belli ederiz kendimizi (yedi aylik olusumuzu yani ).Sana soz basar su isi ozel bir grup kurucaz seninle, hayata gozunu erken acanlar grubu.

    Yilin en guzel gunlerini yasiyoruz biz simdi, dileklerin kabul edildigi gunleri ve dillerimizde seninle ilgili dilekler cogunlukta.Aramiza katilmani sabirsizlikla bekliyoruz, guzel ginler yasayabilmek icin, O'nu bilebilmek ve bildirmek icin baskalarina, sevgiyi paylasmak icin gel haydi...

    Ve biliyormusun su minicik halinle bile yuzunde oyle derin anlamlar barindiriyorsun ki...Ya galiba en cok sevdiklerim arasinda yer alacaksin sen...

    Saturday, September 23, 2006

    YUK

    Sonbahar geliyor gene ve benim icimdekki kiskanclik duygusu kendini gosteriyor.Agaclari kiskaniyorum, onlarin tum yuklerini yere emanet etmelerini ve sonrasinda gelecek olan karla is birligi yaparak o yuklerin izlerini tamamen silmelerini kiskaniyorum.
    Insan olmanin agirligi burada belki, gecmisin tasalarini ve gelecegin kaygilarini ayni anda yasamak. Tasinmasi agir bir yuktur bu, onun agirligi anin bize yukeldigi yuku tasima gucunu alir elimizden.Gecmis ve gelecek denizinde bogulurken icinde bulundugumuz denizde yuzebilme yetisini kaybederiz.
    Kolumuz kanadimiz bir anda kirilir, kalabaliklar icinde yalnizligin en kavurucusunu yasariz, takatimiz kesilir ve anilar cokertiverir omuzlarimizi, yuzumuzun isigi gider hic geri gelmeyecek gibi.
    Agaclarin gelecek bir bahari vardir, yuklenecek yepyeni yukleri, zorlanmaz ama onlar yuklerini tasirken cunku sadece o anda onlara yukleneni tasir dallari.Onceki baharda yuklendikleri yukleri emanet etmislerdir yere ve gucleri o anda verileni tasimaya yetmekte.
    Belki benim de baharim gelecek bir gun, ve ben basarabilirsem irademin hakkini vermeyi, yuklendigim en agir yuku bile tasirken nese dolar icim.Yuzumdeki isik kalici olur, bir anda teslim etmez kendini karanliklara.
    Irademi kullanmak beni diger canlilardan ayiran ozellik.Secebilme yetisiyle donatilmisim var edilirken.Miadimi doldurma anima kadar surecek bir seruven, dogru ve yanlis arasinda zig zag dokumam.Umuyorum (O'ndan) finaldeki son hamlem dogru olani yapmak olur.

    Friday, September 22, 2006

    Düzeltelim...


    Patlamalarımız hep küçük parçaların biraraya gelip, küçük olma sıfatını kaybetesiyle olur.Küçük olnl baş etmek kolyadır ama bir sürü küçüğün el ele verip kenetlenmesi onlarla baş etmeyi zorlaştırır.
    Patlamalar patlama anı aıcıtır insanı ama patlayanda rahatlamaya neden olur.Gelen rahatlık nelerin gitmesine yol açar bunu zaman gösterir.
    İçe su serpecek belki de tek nokta şudur bu anlarda.Karşı tarafın bizi önemsemesi, aldırmadığınız hiçkimse birikime neden olmaz sizde.
    Bazen de patlamalar şaşırtır siZi, benden önce söyledi bazi noktaları dersiniz...
    oKUNMASI GEREKENLERİ OKUMAMAK, patlamanın zeminini oluşturan.Kardeşliğe dair anlamlı kaynaklar var oysa elimizde.Onları okuyup konuşalım patlamada rol oynayan faillerle...
    Gene de seni seviyorum,g... z....

    Thursday, September 21, 2006

    BELKİ DE CEVAP BUYDU

    "GELECEĞİN BELiRSİZLİĞİ, YÜREKLERİNİ GEÇMİŞE BAĞLAMIŞTI"
    Yüzyıllık Yalnızlık'tan

    Tuesday, September 19, 2006

    Senden oncesi gibi hersey yeniden




    Ve umuda yelken acti yuregim yeniden,
    Hersey senden onceki haline donuyor,
    Cicekleri seviyorum yeniden,
    Cocuklari gormek tebessum olusturuyor yuzumde yeniden,
    Dunyayi kurtaracak gucu buluyorum icimde,
    Kitaplari, gazeteleri, belgeselleri ben istedigim icin seviyorum,
    Farkli dillerin kullanilmasi nesem oluyor,
    Muzik dinliyorum,yazi yaziyorum,
    Ve her sabah heyecanla kosuyorum okula,
    Yapacak oyle cok sey var ki...

    O'nunla barisiyorum,varligini hissediyorum yeniden,
    Bir degerim oldugunu fark ediyorum,
    Ben ben olabiliyorum,
    Kendimi korumayi biliyorum artik,
    Haksiz yere yuklenilen tum yuklerimden kurtuluyorum,
    Geriye donup baktigimda kendi adima oyle rahat ki icim,
    Onurlu olmak hem de onurundan emin olanin onursuzlugu karsisinda...

    Ve guzel bir bestenin notalarindan biri olmak,
    Sarmalamak tum dunyayi,tum kulaklara ulasmak,
    Dunyayi daha yasanilir hale getirmek gayem,
    Sen oyle uzaksin ki simdi, hic var oldun mu?
    Bu sorunun cevabini bulmakta bile zorlaniyorum.

    Monday, September 18, 2006

    NOTA OLABİLMEK

    Bulundgum cağda yapılan en guzel bestenin notalarından biri olmak itiyorum.Buyuk olanı olusturan kucuk parcalardan bırı olmak ve o buyukluk nıspetınde bır değer tasımak.
    İnsan buyuk duslere soyunmalı, boyunu asan ıslere, cılgın demelı ona bakanlar ama o aldırmamalı soylenenlere.Buyuk ıslerı yapanlara basarı oncesı delı denmemis mi hep?Bu sıfaı hakkıyla tasıyan ne cok isim var otelerden bize kadar gelen.
    Muhtesem bir bestede bir tek notadan çatlak ses cıksa akıllarda kalan o çatlak ses olur ancak.Kucuktur nota ama buyuk olanın icnde olmak, buyuk değer yuklemistir ona.Beste ve nota birbirinin olmazsa olmazı,biri diğerine,diğeri de otekine mahkum.
    El ele vermek ve sevgi tohumlari asilamak gonullere nagmelerle.Tek basimiza basaramayacagimiz kadar yuce misyonlar yuklenmeli, bestenin hakkini vermeli.
    Muhtesem bir bestedeki kucuk nota olmak, hiç çatlak ses çıkarmayan, besteye sadık bir nota.Sarsın bestenin buyusu dort bır yanı ve dinleyen her gonul katılsın bestenin çagrısına...

    Sunday, September 17, 2006

    OKUL VAKTI YENIDEN

    Cengelli igenme siki sarilma zamani yarin.Hayata simsiki tutunup, kucuk ve buyuk olan seylerin ayirdina bir kez daha varma vakti.Bosa harcanan binlerce dakikanin telafisini yapma vakti.Piril piril bakan gozlerle umut ekme vakti, kirgin yureklere dokunma vakti, ac beyinleri doyurma vakti, sevgi ve hosgoru tohumlarini ekme vakti, guzeli soyleme vakti, emanete sahip cikma vakti...
    Kalbim her eylul heyecanla carpar, okula ilk adimimi attigim o eylulden beri,tum eylullerim taclandi ilk gun heyecaniyla.Onceleri arkadaslarimi gormenin heyecanini ya da alinan yeni ayakkabiyi ilk kez giyme, yeni cantayi ilk kez takma heyecanini yasardim.Seneler bambaska heyecanlar getirdi bana eylullerde...
    Ogrencilerim, mutluluk nedenlerimin en buyugu.Onlarin arasindayken gercek bene en yakin anlarimi yasiyorum, bir degerim oluyor benim de, icim huzur doluyor.Yapilacak ne cok isim varmis diyorum, ne cok sorumluluk yuklenmis yuregime meger.Ve sukranla doluyor icim, en buyuk dilegimdi bu meslegi yapabilmek, O cevap verdi duama.Simdi hakkini verme zamani ogretmen olmanin.
    Yardim et bana tum yil boyunca her ogrencimin kalbine dokunabileyim, dogru olan ne varsa asilayabileyim onlara, en azindan izin ver tohum atabileyim gonullerine.Ve vakti gelince sen cicek tarlalari gibi yesert onlrin gonullerindeki tohumlari.Ogrencilerim bulunduklari ortamlari cicek kokulariyla sarsin, guzeli gorsun hep onalra bakanlar.Ve hatiralnirsam birgun, hic degilse bir tebessum olussun onlarin gul yuzlerinde...

    Not;Ogrencilerimi cooookk ozledim, onlari seviyorum.

    Saturday, September 16, 2006

    YETEEEEEEEEEEEEEEEEEEEER!




    Avazım cıktıgı kadar bagırmak istyorum, cıgıklarım herkesin yuregine ates dusursun.Sadece gunesin dogusuna misafirlik eden yerlerde bulunan yurekler tasımasın bu atesi.
    Ben tüm kişisel haklarımdan feragat ediyorum.Hatta benligimden bile.Lal kesilmek istiyorum, halim lisanım olsun ve dil kavgası yapmasın kimse.
    İradelerimizin katkısı olmayan hicbir ozellıgımızle ovunmeye hakkımız yok.Dilimiz, ırkımız iradelerimizin sıfır oldugu ozelliklerimizdendir.
    Bunlarla övünmek korkarım bize bunu layık gorenenin öfkesine neden olacaktır.Beser olmanın temel özelliği secme hakkıdır, dıger canılardan ayrılan tek ozelliğimizdir belki bu.İnsan herseyi secebilir, itaati-itaatsizliği, serri-hayrı, alcalmayı-yükselmeyi, oysa ırkı konusunda insan O'ndan gelene razı olmalıdır, sorgu hakkı yoktur bunda.Ve O'na gore insanın ustunlugu ne dıl ne ırk ne de suretledir, ustunluk takvadadır.Ustun olan iyiliği emredip kotulukten aıkoyandır.Baskaları icin sahsi zevklerinden odun verendedir ustunluk.
    Emek vermeden sahip oldugu ozelike ovunenler, insan olmanın hakkını verememis zavallılardır ancak.Baskalarının yurekerine ates dusurup bu rezilce davranısın arkasına bir toplulugun hakkını savunma bahanesi de onların vicdan rahatlatma yollarındandır.
    Utanıyorum ve icim acıyor....
    Neden bu kadar sessiz kaldık, birileri cıkıp bizim icin yaptıgını soyledı bu cirkinligi,neden itiraz etmedik?Ya da ettık de benimkiler gibi sesiz cigliklar miydi onlar ?
    Tum haklarımdan vazgecıyorum, dil kavgaları bitecekse lal olmayı kabul ediyorum.Hal dili ile anlatabilirim her derdimi.Etnik grubum da varsın olmasın, yeter ki insan olma meziyetimi koruyabileyim.Ve kimse adıma kararlar almasın! Derdim yok benim kimseyle...
    Ozur diliyorum canı yanan herkesten ve biliyorum benliği korumak ugruna da olsa bir can yakmaya bile degmezdi...
    PASS, sana sesleniyorum kalemin guclu senin, sen anlatabilirsin belki benim anlatamadigimi. Bloglarda yazanlar iki sair da bu konuda yazin.Belki birinizin kalemi sihirli cumleyi yazacak ve bitecek bu anlamsiz dovus...

    Thursday, September 14, 2006

    MOLAAAAAAAA




    Kalbimin kırılan, acıyan yanını kacırıyorum buralardan.Cok uzaklara, gezegenlerin oldugu yere bırakıyorum onu.Gorunene mahkum olmayan yurek tasıyanlar ulasabılır ona sadece bundan sonra.

    Bazen acıyı tatmalı kalp ama bu onu bır adım ılerı goturecekse olmalı.Acıdan anlamayanların acıtmasına ızın vermek haksızlık olur hem ona hem de onun gercek sahıbıne.

    Bır cesit koruma belki onu kaçırmsk otelere.Otelere acık yureklere dokunanlar dokunabılmelı sadece ona.Neye karsı acı hıssedılemlı ayırdına varmalı artık kalbim.Hak etmeyenlerın acıtmasın aızın vermemeli, yanacak binlerce neden varken onemsiz sebeplerin mahkumiyetinden kurtulmalı.Buyuk idealleri onemsiz kalp acılarını buyuterek harcamamalı.

    Sahip oldugumuz her uzvunun hakkını vermeli artık.Hersey amacına uygun kullanılmalı.Goz güzeli görmeli, beyin faydalı düşüncelerde kullanılmalı,lisan hep dogru olanı konusmalı,mide helal olanla rızıklandırılmalı,ayak hep dogru olana yaklastırana koşmalı, kalem hep O'na yol göstermeli ve dogru okumalı kainatı...

    Kalbimin çabuk incinen, haksız soylemlere kolayca boyun büken yanı,Otelere bırakıyorum seni bir süre.Dinlen ve olgunlaş diye....

    Wednesday, September 13, 2006

    VE GENE ATES...


    Paylasamadigimiz neler olabilir digerleri ile?Aramizdaki birleri dusunuyorum durmadan ve aklim almiyor gecmiste olanlari da su anda olmakta olanlari da.Birlerimizi sayiyorum bine kadar birler ortaya cikiyor.Ulkemiz bir, gecmisimiz bir, uzerimizdeki gokyuzu bir, dinimiz bir, degerlerimiz bir, inandigimiz BIR, bu birler devam eder daha.
    Bu kadar birler icinde ayriliklarimiz neler, farkliliklarimiz neden zenginlik kabul edilip kucaklanmaz, birbirimize supheci kirgin bakislar neden?Yillardir her iki taraftan otelere gidenler oldu, yanan canlar oldu, feda edilen asklar oldu, yikilan hayaller oldu, kin kapladi bazi kalpleri ve bunun telafisi hic yapilamadi.Her gun kaniyor birilerinin yurekleri, ATES DUSTUGU YERI YAKAR diye bildik senelerce oysa ATES GONUL TASIYAN HERKESI YAKAR olmaliydi dogrusu.
    Birkac gundur gazete ve televizyondan uzak kalinca toz pembe hayallere dalmistim gene, etrafimda hayalime ortak olanlarla.Bugun gazete okumasaydim keske hic.Ates dustu benim de icime.On kisi daha gocmus meger otelere.Sekiz cocuk birden hic anlam verememis buyuk patlamaya, ve sonrasindaki ugltuya...
    Ailelerin serinlemek icin ciktigi Kosuyolu Parki otelere kosus oldu dun gece on kisiye,ve gene ates dustu onlarca ailenin yuregine.Lutfen ATES DUSTUGU YERI YAKMASIN bu kez GONUL TASIYAN HERKESIN ICINE DUSSUN ATES! Yillardir birbirimize yaptiklarimiz icimizi yaksin, ne olur birileri dur desin.YUREKLI biri ciksin kucaklasalim, unutalim olanlari yepyeni sayfalar acalim desin.Bir vucut olalim hepimiz, sevelim birbirimizi, yureklerimiz farkliliklarimizi da kucaklayabilecek kadar genis olsun...
    Cok eskilere gidip oradan birilerini bu zamana getirebilsem keske, gel senin gibi yureklilere ihtiyac var simdi burda desem.Yurekli olmanin yolunu goster bize de desem.''Vucudumu oyle buyut ki baskasina yer kalmasin cehennemde'' nasil soylenir yurekten, ogret bize de desem.Ve ayni cumleyi ben soyleyebilsem, ben de ''Oyle yandir ki benim yuregimi baska yureklere ates hic kalmasin'' diyebilsem.
    Ben bu cumleyi soyleyebilsem ve gunesin dogusuna misafirlik eden yerlerin tum atesini alsam, aydinlansa her yer, farkliliklarimizi kucaklasak sevgiyle, kardesligi yasasak hakkiyla...

    Monday, September 11, 2006

    SEN


    Lutfedince ne kadar canli ne kadar taze olabiliyorsun icimde, ulfet dagilip gidiyor, bir daha geri gelmeyeckmis gibi. Seni ilk kesfettigim gunlerin heyecani sariyor kalbimi, heyecanlaniyorum, varligini dusundukce kalp atislarim hizlaniyor, bir deger adlediyorum ben de kendime.Nazarim aniden degisiyor, her sey anlam kazaniyor, gonlum affediyor herkesi ve oyle anlarda kainat kuculuyor kalbim buyuyor, ve bir bakiyorum ki tum kainat kalbime sigimis.Senden olan herseyi seviyorum, binlerce perdeye takilsa da bazen sevgim, biliyorum perdenin otesindekileri gorensin.Ozumu bilensin, muhabbetine olan ihtiyacimi anlayansin,bir senin kalbimdeki boslugu doldurabilecegini bilensin.Cok guveniyorum sana, senden olanlara olan sevginden de oyle eminim ki ...
    Ben de senin gibi sevmeye calisiyorum senden olanlari, beklentisiz ve gonul koymadan .Oyle cok buyusun ki icimde sevgin, disa yansitinca onu bende seni gorsun bakanlar...Ben seni hatirlatayim herkese.Ve kalmasin el uzatmadigim bir mahzun gonul...

    ''Gonlume hazanlar degmesin artik,
    Bahari yasarken kis mevsiminde,
    Senin sevdalinim ben yak beni artik,
    Kalbim son kez ...''