Monday, August 31, 2009

HAFİFLEYELİM :)

Küslükler eksiltir bizi. Benliğimizi törpüler. Kalbimize taşımakta zorlandığı bir yük yükler, onu yorar. Yaşam sevincimizi azaltır. Buruk bir acı serpiştirir yaşadığımız tüm dakikalara. Mutluluk ve sevinçlerimize hüznün gölgesini düşürür. Yarım kalmış, tamamlanmamış ilişkileri binlerce kez baştan yaşatır bize.
Kendimizi anlatmaktan çok, karşımızdakini anlamaya çalışsak keşke. EMPATİ kursak. Ve gerektiğinde feragat edebilsek haklı olma hakkımızdan. Bağışlasak. Azad etsek kendimizi kırgınlığın esaretinden. Helal ediversek hakkımızı ve hiç hatırlamasak kime küsmüş olduğumuzu.
Kırgın ya da küs olduğunuz kişiler varsa 1 Eylül barışmak için iyi bir bahane. Dünya Barış Günü ve Ramzan ittifak etmişler :). Hafiflemek için bundan daha iyi bir zaman olabilir mi?
EMPATİ kurabilme gücümüzün artması dileği ile.

Thursday, August 27, 2009

Kuş olup uçmak...

Sırlı bir zaman dilimindeyiz. Birler katında bine dönüşüyor. Bize her zaman doğruyu fısıldayan sese duymaya açık kulaklarımız. İsteklerimize gem vuruyoruz. Çektik elimizi eteğimizi nefsimizi okşayan tüm lezzetlerden. Bir emirle hareket ettiğimizi hatırladık yeniden. Ve yaratılış gayemize yaklaştık. Varlık nedenimiz iyiliği emredip kötülükten alıkoymaktır. İyilik yapmaya kenetlendik.

Ramazan ayında hepimiz adeta melekleşiyoruz. Duyarlılıklarımız artıyor. Ötekileri önemsiyoruz. Yanlışlardan uzak durma gayreti içinde oluyoruz. Elimizdekileri paylaşmamız gerektiğini fark ediyoruz. İftar davetleri, kumanyalar ve sadakalarla elimizdekileri başkaları ile paylaşıyoruz. Ve vermenin hazzını yaşıyoruz. Çocukluktan kalma kuş olup uçma hayalimizi gerçek kılıyoruz. Birine iyilik etmek hafifletir insanı, kuş gibi uçuruverir bir anda.

Bu Ramazan biraz buruk benim için. Okul telaşı yok, makarna poşetleri ile peşimde koşan öğrenciler de yok. Ders çıkışı gidilen toplu iftar neşesinden de uzaktayım. Kendime vakit ayrabildiğim ilk Ramzan bu ( ne çok hayalini kurardım bunun). Bol bol okuyup kulluk ediyorum. Ve anlıyorum ki başkaları için koşturmanın lezzeti başka hiçbir eylemde yok. Kendim için yaptıklarım kuş olup uçuramıyor beni...
Ondan işte önümüzdeki haftadan itibaren günlerimi doldurmam; yatılı öğrenciler, mezun iftarları, küçük çaplı Ramazan kampanyaları. Kuş olup uçmabilmek için hepsi :)


Rabbim,
Bu günlerde San'a en sevimli gelenlerimiz, kendini temize çıkarmayanlarımızdır. HATAMI biliyorum; nedamet ateşimi bildiğini de biliyorum...
İyilik yapabilme gücümü arttır. İylik yapabilme düşleri ile doldur hayal gücümü. Kusurlarımı gidermeme yardım et. Hoşnut olduğun hallerimi çoğalt, hoşnut olmadığın hallerimi gider. Farkındalığımı arttır, gafletimi söküp al. Beni bencillikten, cimrilikten koru. Mahzun gönüllere uzat elimi. Kalbimi Senin sevginle doldur. Doldur ki sevmem gerektiği gibi sevebileyim Senden olan her şeyi...

Not; Fonda çalan ezgi öğrencilik yıllarımın favori ezgisi. Paylaşmak istedim.

Monday, August 17, 2009

Nihayet benim vizyonumda :)

'' Kader nedir? - Kaderini şekillendirmek kaderindir.Kader birini sevmek için oluşturduğun bir köprüdür''


Planlar yaparız. Haftalık, aylık, dönemlik, yıllık hatta ömürlük. Oysa bir saat sonrası için tasarladığımız eylemi bazen aylarca uygulamaya geçiremeyiz. Bunun için yüzlerce bahanemiz olur. Hesapta olmayan bir yığın aksilik çıkıverir bir anda karşımıza. Ve biz ( sabır ve hikmetten yoksun olanlar)neden ile başlayan sorular girdabına teslim oluruz.
Her sorunun cevabını uzun uzun düşünürüz. Oysa tüm cevaplar bizim için zamanda gizlidir. Zaman olayların üstündeki örtüyü kaldırdığında planlarımızın gerçekleşmemiş olması karşısında iki büklüm olasımız gelir. Ve fark ederiz ki, tüm planlar O’nun onayı olmaksızın hüküm yitirmeye mahkumdur. İyi ki de öyledir. Yoksa kendimiz için iyi olduğunu düşünüp istediğimiz nice şey başımıza ne sıkıntılar açardı şimdi. Fatma Hale Hanım’ın tavsiyesi bir haftadır kulağımda ‘’ Nokta atışları tehlikelidir, onlardan kaçının. Hakkınızda hayırlısını isteyin her an.’’
Biz bilmeyiz ama bilen biri var. Sonucu güvenerek O’na bırakmaktan daha güzel ne olabilir ki?

Bir ay önce İzmir’de tatil öncesi alışveriş yaparken iki film almıştım acele ile. Gideceğimiz tatil yeri sakindi. Kitap okumaya ara verdiğimde bu filmleri izlemeyi planlamıştım. Ama gelin görün ki film bir türlü bu geceye kadar vizyona giremedi.
Bugün arkadaşlarımla beraber güzel vakit geçirdim. Eve geldim, sebepsiz bir kasvet konuk oldu gönlüme. Ve payıma bu gece tatil için aldığım filmi izlemek düştü :). İyi ki de öyle oldu. Fatma Hale Liman’nın tatlı konuşmaları sonrasındaki bakış açımla birleştirdim izlediklerimi. Sonuç ne mi oldu? Kasvet beni terk etti. Ben planımdaki zaman kayması için O’nın karşısında iki büklüm olmak istedim. Gece yarısı oldu ve benim içimde bir neşe bir neşe :). Sevgiler.


Film kaderi sorguluyor. Detay anlatmıyorum. İzlemek isteyenler olur belki. Birinci kısım biraz sıkıcı gelebilir, filmi sonuna doğru birleştirebiliyorsunuz. Ve final cümleleri; Charlie:'' Kader bir şey yapmak istediğinde bunu tek başına yapamıyor, yine de restorana gitmeniz gerek. Orada olmanız gerek, bir köprü oluşturmanız gerek. Sevdiğiniz insan için.''