Monday, April 16, 2007

Kalbim, kurtar esaretten kendini...

Yaşamla bağımızın kopmasını istediğimiz anlar olur ve öyle zamanlarda hayatımızın geri kalanı acıların gölgesinde olur sanırız hep.Gücümüz tükendi ve sonrasına takatimiz kalmadı diye düşünürüz.Nefes alabilmek ve alamamak arasıındaki uçurum kapanır öyle anlarda, yoktur ikisi arasında fark bizim için.
Bazen içimizde gün geçtikçe derinleşmiş olan yaralarımızı hiç iyileştiremeyiz sanırız.Özenle saklarız acımızı, o kadar benimsemişizdir ki onu gitmesine izin vermeyiz, gidebileceği ihtimalini hiç düşünmeyiz.Kendi kendimize hüküm giydiririz, gönlümüzün bir yeri hep kırık hep eksiktir.

Bir gün bir el uzanır elinize, tüm acılarınızı almaya gönüllü.Yaranızı iyileştirmek ister, yaranızın oluşmasında payı olmayan birinin yarayı sahiplenmesi şaşırtır sizi.Yaşanan onca şeyden sonra bir an kaçmak isterisniz ondan, gerçek dışı gelir size yaşanan.Size uzanan eli tutma cesaretiniz kırlmıştır ya bir kez, onarmak onu zaman alır...
Kalplerde iyilik yapma gücü ve isteği taşıyabilmeliyiz her zaman.Sabır acıdır ama meyvesi tatlıdır.Yapılan hiçbir iyilik gitmez boşa, ummadığınız anda çıkarılır karşınıza.Ve işte o anda yeniden tutunmak için sımsıkı hayata gayrete başlarsınız yeniden.Belki yavaş adımlardır adımlarınız, belki buruktur yüreğiniz ama olsun ne çıkar siz yeniden yol almaya başlamışsınızdır...
Umudun umudum olsun, yüreğine yüreğim açsın kapılarını...

3 comments:

Anonymous said...

mutluyum mutlusun mutlu :D

pembedeniz said...

eysean;hepimiz mutlu olalııımmm...

Anonymous said...

ya çok gsl bi yası tabiki hepimiz mutlu olalım
yasemin